‘Biz iş arıyorduk, çocuklarımız iş icat etmek zorunda kalacaklar…’
Thomas Friedman’ın konuşması, 14000 kişinin katılımıyla gerçekleşen dünyanın en büyük insan kaynakları kongresi SHRM 2014 kongresinde beni en çok etkileyen konuşmalardan biri oldu. NY Times yazarı Friedman, 2006 yılında Dünya Düzdür – Yirmi Birinci Yüzyılın Kısa Tarihi kitabını yazdığında henüz Facebook yokmuş. Bakın henüz Facebook’un bile olmadığı bir dünyada Friedman neler öngörmüş:
Yazar kitabında, 2000 yılında internetin tüm dünyada hızla yayılmaya başlaması ve diğer güçlerin de etkisi sonucu yepyeni bir çağa girildiğini, küreselleşmeyi farklı boyuta taşıyan bu yeni çağda dünyanın çok küçük bir yer haline gelip oyun sahasının düzleştiğini ve bu gelişmeyle birlikte sadece dünyanın gelişmiş ülkelerindeki değil en ücra köşelerdeki bireylerin bile küresel düzeyde işbirliğini geliştirmek ve rekabet etmek için yepyeni bir güce sahip olduklarını ileri sürüyor. (D&R web sitesinden)
Artık neden onu çok ciddiye aldığımı biliyorsunuz 🙂 Friedman’ın konuşmasında bugünün dünyasını yarının zorluklarını anlamaya çalışan, insan yönetimine bulaşmış herkes için çok önemli öngörüler vardı.
Friedman’a göre şu an bizi en çok etkileyen şey hiper-bağlantılı (hyper-connected) olmamız. Bırakın sosyal medyayı, günlük işlerimizi bile yapmak için bu bağlantılara mecburuz artık. Örneğin artık inek sağabilen robotlar var, yani eskiden sütü sağmayı bilmek yeterliyken artık robotları ve yazılımlarını bilmeniz gerekiyor. Dolayısıyla en basit sandığımız işler bile giderek karmaşıklaşıyor. Teknolojinin gelişmesiyle sofistike olmayan işler bile şekil değiştirdi, teknoloji bilmeyi gerektiriyor. Friedman avukatların işini yapan yazılım geliştiren biriyle tanışmış. Bütün bunlara dayanarak bize verdiği mesaj şu:
Meslekler ya kaybolacak ya teknoloji bilmeyi gerektirecek
Meslekler demişken, Friedman hiper-bağlantılı olmanın meslekler üzerindeki diğer etkilerine geçti: ‘eskiden 7 rakibim vardı sabah yazdıklarını okurdum, artık 7 milyon rakibim twitter, facebook ve bloglarda, dolayısıyla artık ortalama olma lüksüm yok’ diyerek kendi dünyası ile başladı. Teknoloji ‘rutin iş’i öldürdü. Artık işe alınmak için veya terfi için yaratıcı olup ne katkı yapacağınızı kanıtlamanız şart. Elimdeki işi her zamanki gibi yapayım ve evime gideyim dönemi bitti. Ve en vurucusu:
Biz iş bulurduk, çocuklarımız işi icat etmek zorunda kalacak. Yüksek maaşlı ortalama becerilerle sürdürülebilen mesleklerin (high wage middle skilled job) zamanı bitti.
Rutin işlerin teknolojiyle yapılacağını öngörerek mesleklerin de sürekli şekil değiştireceğini, mesleklere yeni özellikler ekleyerek yeni meslekler oluşacağını söylüyor.
Peki bu bireysel etki, hiper-bağlantılı olmanın ve averajın ölümünün şirketlere ve yöneticilere etkisi ne derseniz:
Ortalama ölünce MOTİVASYON en önemli dert olacak.
Friedman’a göre ‘digital divide’ dönemi bitti çünkü artık herkeste mobil var ve internete herkes ulaşabiliyor, şimdi ‘motivasyonel ayrım / motivational divide’ dönemi başladı. Yeni sorumuz şu:
Öğrenmeye-yaratmaya-yapmaya kim motive?
(Learning agility/öğrenme çevikliği boşuna birçok şirketin yüksek potansiyel belirleme kriterlerinin arasına girmedi. Gelecek, öğrenmeye istekli ve öğrenmekten keyif alanların olacak. Bu teknolojiden başı dönen dünyada ‘ben oldum’ diyenler, ‘okuldan mezun olduk ya daha ne’ diyenler, öğrenmesinin sorumluluğunu tamamen şirketlerine atanlar çoook zorlanacak. Demedi demeyin. )
Tanımlanmış yan haklar zamanı bitti, tanımlanmış katkılar zamanı başladı diyor Friedman. (Living in a life of defined benefits is over, now life of defined contributions)
Artık bilgi de önemini yitirdi diyor Friedman. Bilgi bu hiper-bağlantılı dünyada herkesin erişimine açık. Çalışanlarının %14’ü üniversite mezunu olmayan Google’dan örnek vererek diyor ki:
Google sizin ne bildiğinizle veya nerede öğrendiğinizle değil, o bilgiyle ne yapabildiğinizle ilgileniyor.
(MOOC’lar yani herkese açık, iyi üniversitelerin profesörleri ile uzaktan eğitim veren organizasyonlar daha da yaygınlaştıkça bu üniversite mezuniyeti olayı daha eğlenceli hale gelecek.)
Konuşmasının sonunda tekrar bir özet yaptı Friedman:
Hiper bağlantılı (hyper-connected) olmamızın hayatımıza etkileri:
1 Basit iş kalmadı
2 Tek yönlü iletişim bitti
3 ‘Average is officially over’ – Averaj olabilme dönemi resmen sona erdi, artık ‘iyi’ olmak şart
Ve bu yeni dünyada başarılı olmak için ipuçları verdi:
Bir ülkeye yeni gelmiş göçmen gibi düşünün. Yeni göçmenler paranoyak iyimserlerdir, (paranoid optimist) çünkü daha kötü olduğunu düşündükleri bir yerden daha iyi bir yee geldikleri için iyimser, ama bu yeni yerlerini de her an kaybedebilirmiş gibi düşündükleri için de paranoyaklardır. Böylece hep ‘aç’ kalırlar. (Stay hungry)
Hep ‘beta sürümünüzde’ olun. Hani web siteleri herkese açılmadığı deneme sürümüne beta der, Friedman da kendimizi hep ‘geliştirilmekte/in-progress’ hissetmemizi öneriyor. Eğer olduğunu düşünürsen bitersin (If you think you are finished, then you are finished.). Tekrar öğrenebilme yeteneği geliştirin.
Zanaatkar olun. Zanaatkarlar ustalıklarını işlerine yansıtır ve baş harflerini eserlerine işlerler.
PQ+ CQ > IQ denklemini hatırlayın. Tutku faktörü + merak faktörü, IQ’dan daha önemli.
(Passion quotient+curiosity quotient is more important than IQ)Hep girişimci olun ve istenenden daha fazlasını verin. Fark yaratın, fark yaratanlar hiper-bağlantılı dünyada öne çıkabilecekler. Katma değer yaratmak hiç bu kadar önemli olmamıştı…
Aşağıdaki yazılar SHRM’ün kongre yayını Conference Daily’den.