Bu yazıyı okumayanın ya da paylaşmayanın düşmanı eksik olmasın :)

Başlık sizi şaşırtmasın, Taksici Necdet’in sloganından afırdım. Çalışmanın insanın doğasına aykırı olduğunu söyleyenlere, işyerinde mutluluk olmaz diyenlere inat muhteşem bir ‘engagement‘ hikayesinin kahramanı Taksici Necdet’den.

20140413-003221.jpg
Necdet Ankara’nın Dikmen’inden. 17 yıldır taksisi resimde gördüğünüz gibi. Taksinin ortasında (yapma plastik değil) gerçek çiçeklerle karşılıyor sizi. Kolonya ve şeker ikram ediyor. Çocuklar için rengarenk gözlükler koymuş arabasına. Yolda giderken ihtiyacınız olabilecek malzemeleri de toparlamış: telefonla mı konuşuyorsunuz, not defteri ve kalem önünüzde. Makyaj mı yapamadınız, aynanız hazır 🙂

20140413-003144.jpg

20140413-003153.jpg

20140413-003204.jpgNecdet kendine güzel bir de kartvizit yaptırmış. Özgüveni öyle tam ki üzerinde Şoförler Odası’nın telefonu da var, memnuniyet ve şikayet bildirmek için (sahi, hiç memnuniyet için arayan var mıdır acaba? Yine yuvarlanıverdim aynı soruya: neden eleştiride cömert takdirde cimriyiz?). Kartını sarı süslü bir zarfla sunuyor, cep telefonundan arayıp ulaşabiliyorsunuz. Kartı atmamanız için de çok etkileyici bir başlık atmış 🙂 (bakalım aynı başlık benim işime yarayacak mı?)

20140413-003228.jpgNecdet’in taksisine bir keresinde bir gaspçı binmiş. Ama taksiyi görünce vazgeçip inmiş. Taksinin tavanında bunu haberleştiren gazetelerin küpürleri var.

Ve Necdet tüm bu enerjisiyle 14:00-24:00 arası, günde 10 saat çalışıyor.

Necdet bana çok sevdiğim başka bir hikayeyi hatırlattı. Aslında burada uzuuuun zamandır yazasım vardı ama kıl-tüy var işin içinde diye belki de erkek okurlardan çekinip yazamadım. Ama bu hikayeyi duyunca paylaşmak farz oldu 🙂

Küçüktüm, (hikayeyi okuyunca göreceksiniz ki patavatsızdım da), bana manikür yapan birine, ağdadan bahsederken, ‘ayy senin de amma pis bir işin var’ deyiverdim… Gözünü ellerimden kaldırdı, gözlerime dikti, ben mağmanın derinliklerinde yanarken o en neşeli sesiyle ‘niye öyle diyorsun kız’ dedi. ‘Ben kadınları mutlu ediyorum. Onları güzelleştirip sevgililerine hazırlayıp buradan mutluluk içinde yolluyorum, sayemde aşk hayatları güzelleşiyor’.

İş tatmininin işini nasıl tanımladığınla birebir bağlantılı olduğuna dair ilk dersimdi.

O manikürcü uzun zamandır patron. Müşterilerinin sadece sohbet için bile uğradığı, Avrupa’daki fuarlara giden ve benim diyen profesyonelle yarışacak para kazanan, ama hala patron patron kasılmadan işini keyifle yapan bir patron.

Hala ‘çalışmak sevilmez’ diyenler, hayatının anlamını çalışmakta bulmakla dalga geçenler, sabahları on numara beş yıldız ofislerine ‘pazartesi sendromu şekerim’ diye suratsız gidenler online mı?

Not: bu muhteşem hikaye ve fotoğraflar için Canan Doğanlar’a çok teşekkürler…

Reklam

Bu yazıyı okumayanın ya da paylaşmayanın düşmanı eksik olmasın :)’ için 2 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s