Dün akşam bir arkadaşımın evinde yemekteyiz. Sevdiğimiz bir pizza dükkanından sipariş verdik.
15 dakika sonra sanırım pizza kapıdaydı, şaşırdık ne kadar hızlı geldiğine.
Pizzadan bir lokma aldım, ef-sa-ne lezzetli… Pizzalardan biri Margarita, yani sadece peynirli pizza idi, üzerine fesleğenli zeytinyağı gezdirmişler, inanılmaz lezzetli olmuş. Hamuru deseniz incecik. Kenarları gevrek. Pizza sıcacık.
Arkadaşıma dedim ki “Daha önce üzerine fesleğenli zeytinyağı koymuyorlardı, çok yakışmış, arayıp bu sefer pizzanız çok güzel olmuş desen mi?”
Arkadaşımın eşi “Amaan boşverin” dedi. “Zaten aynı yerden alıyor olmamız beğendiğimizin göstergesi değil mi?”
İçimden bir ses yükseliverdi, geçmişten gelen bir empati fırladı sanıyorum:
“O hiç esnaf olmadı ya ondan” deyiverdim.
Arkadaşım kendisi de esnaf olduğu için telefona sarıldı hemen,
“Merhaba, ben biraz önce sipariş vermiştim. Pizzanız bu sefer daha lezzetli geldi, üzerine koyduğunuz fesleğenli zeytinyağı çok yakışmış, söylemek istedim.” dedi.
Telefonu kapattığında dedi ki:
“Adamın sesi gülümsedi.”
Ben İK’cı olmadan önce de takıktım bu konuya. Babam esnaftı benim, yanında çalışmışlığım var, müşterinin gözlerinden beğenip beğenmediğini anlamak için debelenmişliğim var. Beğenmediğini her daim duyarsın, beğenmeyen konuşur, şikayet eder, ama beğenen öyle az konuşur ki…
Oysa neyi iyi yaptığımızı bilsek, onu daha da iyi yapmak üzere uğraşsak iyi olmaz mı? Bu konuyu biliyorsunuz performans yönetimi veya kendi kariyerinizi yönetmek anlamında da vurguluyorum. Sadece olumsuzluklar üzerine odaklanmak hem moral bozucu, hem de iyi yaptıklarımızın farkında olmama riski barındırıyor.
Blogumda markaları şikayet eden yazılarım da var, iyi yaptıklarını vurguladığım yazılar da (burada).
Sosyal medyada bakıyorum, bir markaya giydirilirse altına hemen destekleyen mesajlar, twitler doluşuyor.
Ama bir markaya teşekkür edilirse altına gelen yorumların önemli bir kısmı şöyle oluyor:
- Abi beleşe mi gittin?
- Reklam yapmasaydın iyiydi
- Yurtdışında bu reklamların olduğu twitlere “advertorial” yazılıyor yalnız!
Markalar hakkında iyi bir şeyin yazılma sebebinin sadece para olabildiğine inanmak neyin kafası onu bilemiyorum tabi 🙂 Bir kısım kullanıcı reklam yapıyordur, bilirsin onları zaten, ancak bir kısım da cidden beğenisini yazıyordur, biri nefret eder biri bayılır aynı markaya doğal olarak.
Diyeceğim o ki, gelin siz bol bol teşekkür edin. Takdir edin. Hem karşınızdakinin hem kendinizin gününü güzelleştirin.
Not: Teşekkürümüzün kuru kuru bir teşekkür değil, “neyi iyi yaptıklarını belirten bir takdir cümlesi” olduğu dikkatlerden kaçmasın lütfen. Teşekkürler 🙂
Photo credit: freedigitalphotos.net by imagerymajestic
Tişikkirlir.