Sanıyorum bizi yönlendiren en büyük motivasyonlardan biri ‘sevilme arzusu’. Sanıyorum diyorum çünkü uzmanlık alanım değil. Transaksiyonel analize göre tutsağı olduğumuz 5 ana dürtüden biri ‘başkalarını mutlu etme’. Sizi yönlendiren dürtüyü ve hayatınıza yansıyan sonuçlarını merak ediyorsanız bu linkten ingilizce envanteri cevaplayarak öğrenebilirsiniz.
Sevilme arzusu bünyede ‘kararında’ etkiliyse bu bizim insanlarla iletişimimizi iyileştiren, iyi takım elemanı yapan bir dürtü oluyor. Ancak bu dürtü çok güçlüyse o zaman zarar vermeye başlıyor. Bizi farkettirmeden öyle etkin yönlendiriyor ki, pek çok kararımızı biz farkına bile varmadan verdiriyor.
Başkaları tarafından onaylanmak o kadar önemli oluyor ki, ‘ben ne istiyorum?’ sorusundan daha çok ‘ne yaparsam başkaları beğenir?’ sorusunu cevaplıyoruz farkına varmadan. Hangi elbiseyi alacağımıza, saçımızı ne renk kestireceğimize buna göre karar veriyoruz. Hatta vereceğimiz cevaplara.
Kendimizden vazgeçiyoruz kısacası.
– İki kişi yemeğe gideceksek, sırf karşımızdaki istiyor ve onu kırmamak için hayır diyemediğimiz için istemediğimiz yerde yemek yerken buluyoruz.
– Üzerimizde ‘mahalle baskısıyla’ empoze edilen zevki yansıtan kıyafetlerle – ama o kıyafetlere yabancı – geziyoruz.
– Karşımızdaki ile sağlıklı çatışmaya giremiyoruz. Hoşuna gitmeyeceğini bilmediğimiz cümleleri ‘sevilme arzusu’ sansürlüyor.
– Tabii geribildirim de veremiyoruz. Sineye çekmek veya yok saymak mutlu etmek dürtüsüne daha uygun geliyor.
– Gereksiz yüklerin altına giriyoruz. ‘Hayır’ demek karşıdakini mutlu etmeyeceği için diyemiyoruz.
Bunların sonucunda daha mutlu insanlar olmuyoruz halbuki. Kendimizi istemediğimiz hallerde bulduğumuzda, nasıl o hale geldiğimizi çok da anlamayarak kızgınlıklar içine düşüyoruz.
Bunların sonucunda seviliyor olsak da karşımızdakine yararlı bir dost/yönetici de olamıyoruz. Dost acı söyler atasözü bizim için asla geçerli olmuyor çünkü. Sadece karşı tarafın duymaktan hoşlanacağı şeyler söyleyen etkisiz eleman haline geliyoruz. Hatta bazı zamanlarda karşıdakinin egosunun gereksiz şişmesinin sebeplerinden biri bile olabiliyoruz!
Ve o ego bizi ezdiğinde de bu başımıza nasıl geldi düşünüp duruyoruz…
Image by Ambro from FreeDigitalPhotos.net