Size öyle birşeyler diyeceğim ki hakikaten bülbül gibi şakıyabilirsiniz 🙂
İngilizce’niz nasıl? Sizin de biri İngilizce konuşmanızı isterse diye ödünüz kopuyor mu? Konuşmanızı istediğinizde diliniz dolanıyor mu? Yalnız değilsiniz 🙂
İşte size korkmadan konuşmanız için 5 neden:
Türkçe gibi kuralları net bir dil değil. Öğren öğren bitmiyor, pek çok kelimenin nev-i şahsına munhasır okunuşları var. Greenwich diye bir kent var mesela, Griniç okunuyor. Madem okunmayacaktı w neden var? Costco diye bir market var mesela, nasıl okunmasını beklersiniz? Ben kostko dedim, yılların cost’u var başında. Yok efendim kasko okunuyormuş. Neden? Bir bilen bulamadım. Türkçe gibi sistemli bir dil değil. Siz de kendinizi rahat bırakın.
Dil yaşıyor. Rica ederim’i you are welcome bilirsiniz ama Amerikalı sure der kalıverirsiniz. Mesela bu gidişte öğrendim, asansör çok dolu ne dersiniz? Packed diyorlar packed. Bu tip kelimeleri yaşamadan ya da friends mirends dizi seyretmeden yakalamak zor, o nedenle kasmayın.
Tek kötü haber şu: Amerikalılar yabancıların konuşmasını anlamak konusunda Türkler gibi esnek değiller. Bizim garsonlarımızın hastasıyımdır ben, nasıl olduğunu anlayamadan yabancılarla iletişim kuruverirler. Leb demeden leblebiyi anlar terimi vardır literatürümüzde. Amerikalılar ise birşeyi tekrar sorduğunda hafiften paralize oluyor ve aynı cümleyi 30 kere tekrarlamaktan başka birşey yapmayabiliyorlar 🙂 En azından başka kelimelerle söylemek gibi. Bunu talep edin. Sizi anlayamadım, başka kelimelerle anlatabilir misiniz deyin.
Bir de size son ipucu: her derde deva kelime awesome. Abartılı şaşırma ifadesi. Kullanımı şöyle, kocası Asım çok iyi veya çok kötü birşey yapmış bir kadın edasıyla ‘aoasıııııııımm’ deseniz, her muhabbete uyar 🙂
Yazına sonuna kadar katılıyorum Çiğdem Hanımcım. Yine 10 (Yazıyla on) numara bir yazı olmuş. Bir hatıramı paylaşayım mı? When I was in USA in 2006; I was like.. 🙂
İlk haftalarda ingilizceme güvenmiyor ve şu kalıbı söylüyordum, ” I am so sorry but I am from Turkey and my english is not very well to have a good conversation with you, can you talk little bit slowly ”
Bunu o kadar sık tekrar etmiş ve söylerken o kadar hızlanmıştım ki insanların yaklaşımı “are you kiddin’ your english great dude! ” 🙂
Aslında iyiyiz yani, biraz yuvarlama konusunda cesaret lazım dediğin gibi. “You know” mesela can kurtaran kalıplarımızdandır.
Hahahaaa evet aynen benim hikayem de böyle başlamıştı 🙂