Sosyal medyaya çok ilgi duyan bir İK’cı olunca insan sosyal medya ile İK’nın yolunun kesiştiği yazılara veya sunumlara göz atmadan geçemiyor. Sadece yazılara değil, İK konferanslarındaki sunumlara da rastladıkça şefkat gösteriyorum. Ancak bu sunumların çoğu ile ilgili bir tespitim var: Sahneye çıkıp da şirketinin sosyal medya ile işe alım sürecini (dolayısıyla da ‘tercih edilen işyeri’ olma yolunda yapılanları) anlatan anlı şanlı yöneticilerin çoğunun sosyal medyada var olmadıklarını, bir Linkedin hesaplarının bile olmadığını, ve anlattıklarının bu işi teslim ettikleri bir başka firma tarafından yürütülenlerin genel çerçevesini oluşturduğunu görüyorum.
Bu yazıyı yazma sebebim birilerine geçirmek falan değil. Üstelik yönetici olmak için bir işin teknik detaylarına hakim olmanın şart olmadığını, insan yönetmenin daha önce geldiğini, doğru insan yönetimi yapanların zaten işin tekniğini yürütecek ekiplerle çalıştığını, artık dünyada farklı fonksiyonlar arasında yönetici geçişlerinin yaşandığını da biliyorum. Sadece sesli düşünüyorum: Mesela insan hiç üretim hattına inmeden fabrika müdürü olabilir mi? Hiç ürününü kullanmadan ve o ürünün sergilendiği süpermarket koridorlarında yürümeden ürün yöneticiliği yapabilir mi? Hiç gazete okumayan bir genel yayın yönetmeni var mıdır? Kendi pazarının “havasını koklamadan”, sadece eline gelen raporlarla iş yapılabilir mi?
Sosyal medya dinamiklerini bilmeden, insan kaynakları açısından sosyal medya stratejisini oluşturmak bir yönetici için mümkün müdür?
Merhaba Çiğdem hanım blogunuzu geçte olsa fark ettim.Blog içeriğinizi gerçekten beğendim.Fırsat buldukça tüm yazılarınızı zevkle okuyacağım.İK konusunda çok faydalı paylaşımlarda bulunuyorsunuz sizi kutlarım..
Nice paylaşımlara dileğiyle sevgi ve saygılarımı sunarım..
Gökhan Yılmaz
Yorumlarınız için cok teşekkür ederim Gökhan Bey, boyle guzel yorumlar insanı yureklendiriyor 🙂